12 Eylül 2011 Pazartesi

Türkiye'nin Yeni Politikası


           12.09.2011

Türkiye'nin Yeni Politikası

Ortadoğu debisi yüksek bir nehir. Ve Türkiye yıllardır şiddet ile akan bu nehri dışardan izlemek ile yetindi. Korkularımız nedeni ile hep uzak durduğumuz bize ait çoğrafyada şimdi kendimizi azgın sulara bıraktık. En uygun yatağı bulana kadar kayalara vura vura ilerleyeceğiz. Türkiyenin istediği en ön safta yer almak ve bunun içinde mücadele etmek gerekecek.

İlk sorun ''Arap baharı'' ile patlak verdi. Ortadoğu'da Türkiye için zamansız başlayan değişim hareketleri dış politikamıza şekil verenlerin işinide zorlaştırdı. Aniden ters yönden esen rüzgar komşular ile sıfır politikasının önüne geniş bir set çekti. Şimdi engelleri aşmaya çalışıyoruz. Libya'da batıya rağmen başardık. Devrimin başladığı ilk günlerde Dışişleri bakanımız Ahmet Davutoğlu geleceği gördü. Kaddafi'nin tüm ülkede kontrolu ele geçirmesi an meselesiydi ancak bazen geleceği görmek bir şey ifade etmiyor çünkü batı oyunu kurallarına göre oynamıyor. Gözü sürekli masum halkların topraklarında olan sözde medeniyetlerin muhaliflere verdiği askeri destek ile ibre farklı yöne kaydırıldı ve gelecek değiştirildi... Buna rağmen yeniden şekillenen Libya'da yerimizi aldık. Mısır gibi Libya'da da insanlar Türkiye modeli bir oluşum istiyor.

Suriye'de de durum farklı değil. Esad ne kadar direnirse dirensin gücünü ve topraklarını halkına vermek zorunda kalacak ve Suriye'de üzerine ''Türkiye gömleğini'' geçirecek. Bu değişim ile birlikte Türkiye'nin '' komşular ile sıfır sorun'' politikası kaldığı yerden işlemeye devam edecek.

İşin şimdiye kadar hesap edilen en zor kısmı İsrail. Kimine göre Türkiye ''Arap Halklarının'' gönlünü kazanmak için İsrail'i kullanıyor kimine göre ise dış politikayı içerisi için malzeme yapma peşinde. Ancak yaşananlar bu kadar basit ve sığ bir şekilde açıklanamaz. Türkiye İsrail ile başta bahsettiğim azgın nehirde 'yatak' mücadelesi veriyor. Bölgenin en güçlü ve doyumsuz ülkesi ile başa çıkmak için sert oynamak gerektiğini çok iyi biliyor ve oyunun kurallarını kendisi koymaya çalışıyor. Dünyanın gündeminden düşmeyen Gazze İsrail'in yumuşak karnı. Daha düne kadar İsrail Gazzeyi dünyadan soyutlamaya çalışıyordu ancak şimdilerde Türkiye'nin politikaları ile Gazze İsrail'i bölgeden soyutlamaya başladı. MaviMarmara katliamı Gazze dramını dünyanın farklı açıdan görmesine neden oldu. Türkiye İsrail'in ne özrüne nede parasına ihtiyaç duyuyor. İstenen, sürekli karnından düşünen, egoları ile hareket edip, narsist bir kişilik ortaya koyan İsrail'e bölgenin tek kontrolcusu olmadığını göstermek. Gazze ve Batı-Şeria'ya verilen destek ile artık ben de burdayım diyen Türkiye şimdi de İsrail'in Mısır ile arasında yaşanan hüsümetini değerlendiriyor. Başbakan Erdoğan'ın Mısırın kaderini belirleyen ''Tahrir Meydanında'' yapacağı konuşma Amerika birleşik devletleri başkanı Obama'nın Kahire üniversitesinde yaptığı konuşmadan daha fazla önem taşıyor. İsrail şimdilik ziyarete karşı sessizmiş gibi davransada Mısır'da başlayan “Türkiye sevdasından” çok daha rahatsız. Türkiye modeli Mısır, Siyonist Rejimin Ortadoğu nehrinde önemli bir bent olacak. İsrail ile yarış daha uzun süre devam edecek. Tek dileğimiz Amerika birleşik devlerininde pek kısa zamanda müdahil olacağı bu soğuk savaşın, yerini istenmeyen gelişmelere bırakmaması. Geleceği göremeyen beyinler, değiştirmek için kanlı oyunlarını ortaya sürebilir. Elinden sahip olduklarının alınmasına kim kızmaz ki ?

Fatih Er / TRT TÜRK
GAZZE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder